https://zemindergi.com/index.php/pub/issue/feed Zemin 2025-06-20T16:59:09+03:00 Editor editor@zemindergi.com Open Journal Systems <p><em>Zemin: Edebiyat, Dil ve Kültür Araştırmaları</em>, haziran ve aralık aylarında olmak üzere yılda iki sayı yayımlanan uluslararası hakemli ve bilimsel bir dergidir. Yayın dili Türkçe ve İngilizcedir.</p> <p><em>Zemin</em>’de, Türk dili ve edebiyatı, halk edebiyatı, dilbilimi, edebiyat ve kültür tarihi, kültürel çalışmalar alanlarına dair akademik çalışmalar yayımlanır. Bu alanlarla irtibatlı olarak disiplinlerarası yaklaşımlarla yapılmış karşılaştırmalı çalışmalar da kapsam dahilindedir. Ayrıca, kitap tanıtım ve değerlendirme, araştırma notu ve belge neşri mahiyetinde yazılara da yer verilir.</p> https://zemindergi.com/index.php/pub/article/view/180 Gelibolulu Âlî’nin Sûrnâme’sine Göre 1582 Sünnet Töreni Şenliklerine Katılan İki Kadının Sıradışı Öyküsü I: Doğancı Kadın 2025-06-18T17:37:03+03:00 Hatice Aynur haticeaynur@yahoo.com <p><strong>Araştırma Notu</strong>: Gelibolulu Âlî’nin <em>Sûrnâme</em>’sine Göre 1582 Sünnet Töreni Şenliklerine Katılan İki Kadının Sıradışı Öyküsü I: Doğancı Kadın</p> 2025-06-20T00:00:00+03:00 Telif Hakkı (c) 2025 Hatice Aynur https://zemindergi.com/index.php/pub/article/view/160 Şiirin Meşruiyeti ve Faziletine Dair Müstakil Bir Eser: Zîrekî’nin (ö. 1578’ten sonra) Tuhfetü’ş-Şu‘arâ’sı 2025-04-09T21:17:05+03:00 Mücahit Kaçar mukac80@gmail.com <p><strong>Araştırma Notu</strong>: Şiirin Meşruiyeti ve Faziletine Dair Müstakil Bir Eser: Zîrekî’nin (ö. 1578’ten sonra) <em>Tuhfetü’ş-Şu‘arâ</em>’sı</p> 2025-06-20T00:00:00+03:00 Telif Hakkı (c) 2025 Mücahit Kaçar https://zemindergi.com/index.php/pub/article/view/175 Bilge Ulusman. Edebi Babanın Reddi: Kadın Yazınında Kurucu Söylem, Türsel İşlev ve Anlatısal Arayışlar (1895-1950). 2025-05-13T11:26:37+03:00 Gülhan Balsoy gerkaya@gmail.com <p><strong>Kitabiyat</strong>: Bilge Ulusman. <em>Edebi Babanın Reddi: Kadın Yazınında Kurucu Söylem, Türsel İşlev ve Anlatısal Arayışlar (1895-1950)</em>. İstanbul: Metis, 2025. 400 s. ISBN: 9786053163190.</p> <p> </p> 2025-06-20T00:00:00+03:00 Telif Hakkı (c) 2025 Gülhan Balsoy https://zemindergi.com/index.php/pub/article/view/176 Mîrek Muhammed-i Taşkendî. Nevâdirü’l-Emsâl: Türkçe Açıklamalı Nadir Farsça Atasözü ve Deyimler. 2025-05-19T18:08:36+03:00 Müjgân Çakır mjgan.cakir@gmail.com <p><strong>Kitabiyat</strong>: Mîrek Muhammed-i Taşkendî. <em>Nevâdirü’l-Emsâl: Türkçe Açıklamalı Nadir Farsça Atasözü ve Deyimler</em>. Hazırlayanlar Yusuf Öz ve Bahattin Kahraman. İstanbul: Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı, 2024. 272 s. ISBN: 9789751758767.</p> 2025-06-20T00:00:00+03:00 Telif Hakkı (c) 2025 Müjgân Çakır https://zemindergi.com/index.php/pub/article/view/167 Fikret Turan. Sosyal Eleştiri Türü Olarak Osmanlı Edebiyatında Nefsülemr Metinleri. 2025-04-28T14:45:12+03:00 Tanju Serbest tanju.serbest@gmail.com <p><strong>Kitabiyat</strong>: Fikret Turan. <em>Sosyal Eleştiri Türü Olarak Osmanlı Edebiyatında Nefsülemr Metinleri</em>. İstanbul: DBY Yayınları, 2024. 166 s. ISBN: 9786256063068.</p> 2025-06-20T00:00:00+03:00 Telif Hakkı (c) 2025 Tanju Serbest https://zemindergi.com/index.php/pub/article/view/177 Şehnaz Şişmanoğlu. İki Kilise Arasında Binamaz: Karamanlıca Edebiyatta Dil, Kimlik ve Yeniden-Yazım. 2025-05-23T17:49:43+03:00 Elif Özcan-Uğur elifozcanugur@gmail.com <p><strong>Kitabiyat</strong>: Şehnaz Şişmanoğlu. <em>İki Kilise Arasında Binamaz: Karamanlıca Edebiyatta Dil, Kimlik ve Yeniden-Yazım</em>. İstanbul: Metis, 2024. 368 s. ISBN: 9786053163220.</p> 2025-06-20T00:00:00+03:00 Telif Hakkı (c) 2025 Elif Özcan Uğur https://zemindergi.com/index.php/pub/article/view/166 Osmanlı Kurgusunun İmkânları: Yahyâ Çelebi, Evhad Çelebi ve Meymûne’yi Nasıl Biliriz? 2025-04-23T09:26:44+03:00 N. İpek Hüner ipekhuner@gmail.com <p style="font-weight: 400;">Bu makalede bir hikâyenin farklı versiyon ve çevirilerine dayanarak hikâyedeki ana karakterlerin her bir versiyon/çeviride nasıl değişip dönüştüğü ele alınmıştır. Bu amaçla, Evhad Çelebi hikâyesinin iki farklı versiyonu, Yahyâ Çelebi Hikâyesi ve bu hikâyenin iki farklı Fransızca çevirisi incelenmiştir. Makalede Yahyâ Çelebi Hikâyesi ve Evhad Çelebi hikâyesinin versiyonlarının ayrıntılı özetleri sunulmuş, ardından karşılaştırma amacıyla bu hikâyelerin erken modern İstanbul’unda zaman ve mekânı nasıl yansıttıkları örneklenmiştir. Ardından ise Yahyâ Çelebi ve Evhad Çelebi karakterlerinin her bir versiyonda nasıl değiştiği incelenmiştir. Hikâyede Yahyâ Çelebi, utanç ve hayret duygularını sıklıkla yaşar, mütereddittir, derununu okura açar. Evhad Çelebi’de ise tereddüt yerini tevekküle bırakır. Her durumda Allah’a sığınan Evhad Çelebi, karar vermekte zorlanmaz; tereddüt ya da utanç duymaz. Farklı versiyonlardaki kadın karakterlerdeki değişiklikler de dikkat çekicidir. Evhad Çelebi hikâyesinin versiyonlarındaki isimsiz cariye, Yahyâ Çelebi Hikâyesi’nde Meymûne’ye dönüşür. Ancak Evhad Çelebi hikâyelerinden biri, isimsiz cariyeyi hikâyeden çıkarılacak hissenin merkezine yerleştirir. Yahyâ Çelebi Hikâyesi’nin Fransızca çevirisinin matbu yeniden yazımı ise Meymûne’yi eyleme geçen ve gerektiğinde birini öldürebilen bir hikâye kahramanına dönüştürür. Tüm bu değişikliklere koşut olarak hikâyede Evhad/Yahyâ Çelebilerin anneleri de farklı özellikleriyle öne çıkmaktadır. Karakterlere odaklanan bu yakın okuma çalışması son olarak da on altıncı yüzyıl İstanbul’unda yaşamış gerçek bir kişi olan Evhad Çelebi’ye atıfta bulunmaktadır. Sonuçta ele alınan hikâyelerin farklı versiyon ve çevirilerindeki karakter temsillerini karşılaştıran bu çalışma, farklı versiyonların beraber okunması ile öne çıkan failliklerin ve toplumsal cinsiyet ilişkisi tezahürlerinin altını çizmektedir.</p> 2025-06-20T00:00:00+03:00 Telif Hakkı (c) 2025 N. İpek Hüner https://zemindergi.com/index.php/pub/article/view/154 “Yetişsün Yüz Yigirmi Sâle ‘Ömrüñ”: Maksimum Yaşam Süresi Olarak 120 Yıl 2025-03-10T23:21:18+03:00 Metin Samancı metin.samanci@bilecik.edu.tr <p>Bu makale, şeyhülislam ve şair Hocazâde Mehmed Efendi’nin (ö. 1615) Sultan I. Ahmed’e (salt. 1603-1617) sunduğu dokuz kasîdede dile getirdiği 120 yıl ömür temennisinin dinî, tarihî ve kültürel arka planını incelemektedir. Osmanlı şiirinde sultana uzun ömür dilemek yaygın bir gelenek olsa da Hocazâde Mehmed Efendi’nin dile getirdiği 120 sayısı rastgele bir sayı değildir. Kitab-ı Mukaddes’in Tekvin 6:3 ayetinde insan ömrü için belirlenen 120 yıllık sınırın İslam literatüründeki bir yansımasıdır. Makalede, İslam tarihinde 120 yıl ömrün ideal bir ömür süresi olarak nasıl benimsendiğini ortaya koymak amacıyla tıp, astroloji, tasavvuf gibi çeşitli alanlardan örnekler sunulmuştur. Tıp ve astroloji alanındaki bazı kaynaklarda insanın doğal ömür süresinin 120 yıl olduğu kabul edilirken bu yaşa kadar yaşamak için özel bir dua metninin bulunduğu tespit edilmiştir. Yahudi inancında ve İran geleneğinde yerleşmiş olan “120 yıl yaşa” temennisinin İslam inancında bireysel bir duaya dönüşmüş hâli olarak değerlendirilebilecek bu dua metninin meşhur Osmanlı hattatları tarafından hüsnühat sanatıyla yazıya geçirildiği çeşitli örneklerle gösterilmiştir. Makalede ayrıca Ahmed Yesevî (ö. 1166) ve Şeyh Edebali (ö. 1326) gibi bazı tarihî şahsiyetlerin 120 yıl yaşadığına dair rivayetler de ele alınmış ve bu süreye ulaştığına inanılan kişilerin genellikle manevi ve ilmî önderler olduğu belirtilmiştir. Bu bağlamda 120 yılın yalnızca biyolojik bir sınır olarak değil ilahi bir lütuf ve ideal bir ömür süresi olarak görüldüğü anlaşılmaktadır. Kültürel ve tarihî arka planı ortaya koyduğumuz çalışmamızın son bölümünde, bu maksimum yaşam süresinin ve ona ulaşma temennisinin Hocazâde Mehmet Efendi’nin Sultan I. Ahmed’e sunduğu kasîdelerde nasıl karşılık bulduğu incelenmiş ayrıca şairin bu özel duayı hangi özel durumlarda dile getirdiği ortaya konulmuştur.</p> 2025-06-20T00:00:00+03:00 Telif Hakkı (c) 2025 Metin Samancı https://zemindergi.com/index.php/pub/article/view/151 Seyrânî’ye Ait Yeni Bir Yaş Destanı 2025-02-13T00:36:36+03:00 Yıldız Tulgar yildiztulgar@gmail.com Nihat Öztoprak noztoprak@fsm.edu.tr <p>Türk halk edebiyatının en eski türlerinden biri olan yaşnâmelerin tarihî serüveni on birinci yüzyıla kadar uzanmaktadır. İlk örneği Hoca Ahmed Yesevî (ö. 1166) tarafından verilen yaşnâmeler, on altıncı yüzyılda âşık edebiyatı temsilcileri tarafından da kullanılmaya başlanmıştır. Yaşnâmelerde baba sulbünün ana rahmine düşmesinden itibaren takriben yüz yaşına kadar insan ömrü, safhalar hâlinde, yıllara göre karakterize edilerek anlatılmaktadır. Âşıklar tarafından genellikle hece ölçüsüyle destan olarak söylenen yaşnâmeler ömür destanı, yaş destanı, yaş türküsü, hayat destanı, vücûdnâme gibi isimlerle de anılmaktadır. Seyrânî (ö. 1866), Türk halk edebiyatının en meşhur şairlerinden biri olarak on dokuzuncu yüzyıla damgasını vurmuştur. Geniş bir külliyata sahip olan Seyrânî hem hece hem de aruz ölçüsüyle şiirler vücuda getirmiş, irticalen şiir söyleme kabiliyeti güçlü bir âşık olarak yaşadığı dönemde dahi pek çok takipçi kazanmıştır. Günümüzde Seyrânî ile ilgili çalışmalar çeşitli şekillerde yürütülmektedir. Özellikle cönk taramaları âşığın bilinmeyen şiirlerine ulaşmada önemli kaynaklar olarak yer almaktadır. Bu çalışmada, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Atatürk Kitaplığı Nadir Eserler koleksiyonunda taramalar neticesinde tespiti yapılan Bel_Yz_K0362 demirbaş numarasına kayıtlı bir cönk içerisinde bulunan Seyrânî’ye ait yeni bir yaşnâme incelenmiştir. Bulunan yaşnâme ışığında Seyrânî’nin âşıklık yönü ve yaşnâme literatürüne yaptığı katkılar Türk halk edebiyatı araştırmacılarının istifadesine sunulmuştur. Çalışmanın giriş kısmında yaşnâme literatürü ve türün genel özellikleri hakkında bilgi verilmiştir. Daha sonra, Seyrânî’nin hayatına dair biyografi kaynaklarından elde edilen bilgiler sıralanmıştır. Ardından çalışmanın ana konusu olan Seyrânî’nin yeni tespit edilen yaşnâmesinin dil, üslup, şekil ve muhteva özellikleri bakımından incelemesine yer verilmiştir. Son bölüme ise yaşnâmenin çeviriyazılı metni eklenmiştir.</p> 2025-06-20T00:00:00+03:00 Telif Hakkı (c) 2025 Yıldız Tulgar, Nihat Öztoprak https://zemindergi.com/index.php/pub/article/view/150 Folkloresk Bir Roman: Ucunda Ölüm Var 2025-02-26T13:14:00+03:00 Elif Türker eturker@dogus.edu.tr <p>Güncel Türk edebiyatının ödüllü yazarlarından Kemal Varol, Ucunda Ölüm Var adlı romanında, Anadolu’da görülen ağıtçılık geleneğini kurmaca düzleme taşır. Romanda, ağıtçılık geleneğinin imkân tanıdığı hikâye çeşitliliği bir roman formuna dönüşür. Söz konusu gelenek, romanın hem çerçeve hikâyesinde hem de kurmaca yapısında görülür. Roman, başta ağıtçılık geleneği ve bu geleneğin roman formu olarak kullanılması olmak üzere birçok bakımdan folklor odaklı bir incelemeye olanak sağlamaktadır. Ayrıca romanda görülen ağıtçılık ritüelleri, kurmacanın gerçekliğinde, okura ağıtçılık geleneğini deneyimleme imkânı sunar. Bu yoğun folklorik unsurların tekabül edeceği alanlar araştırıldığında, son dönem halkbilimi çalışmalarında görülen ve Micheal Dylan Foster tarafından üretilen “folkloresk” kavramı ön plana çıkar. Folkloresk, folklor hissi veren, genellikle de popüler kültürün tüketim ürünleri için kullanılan bir kavramdır. Foster, folkloresk bir ürünün “entegrasyon, portre ve parodi” unsurlarını barındırması gerektiğini ifade eder. Ucunda Ölüm Var romanına bakıldığında, söz konusu unsurların romanda yer aldığı görülmektedir. Foster, “entegrasyon” bahsinde, bir folklorik geleneğin başka bir düzleme birebir uyarlanmasından söz eder. Buna göre, ağıtçılık geleneğinin Ucunda Ölüm Var’da form olarak kullanılması bu işlevi yerine getirmektedir. “Portre” bahsinde, folkloristlerin popüler kültür ürünlerinde nasıl göründüğü araştırılır. Fakat bu bahis genişletilmeye müsaittir ve yalnızca folkloristleri değil, bir geleneği icra eden kişileri de kapsayabilir. Dolayısıyla romanda detaylı tasviri yer alan Ağıtçı Kadın’ın, ağıtçılık geleneğiyle uyumlu bir portre sunduğunun tespit edilmesi bu işlevi de karşılar. Son olarak “parodi” düzleminde kendi kendine işaret eden durumlar ele alınır. Bu bağlamda romanın, Ağıtçı Kadın’a yakılan ağıt süresi içinde Kadın’ın ruhunun başka insanlara yaktığı ağıtlardan oluşması, söz konusu işlevi görünür kılar. Ucunda Ölüm Var’da “ağıtçılık” gibi folklorik bir geleneğin kurgu kalıbına dönüştürülmesi postmodernizmin metinlerarasılık özelliğine de denk düşer. Postmodern edebiyatta metinlerarasılıktan kastedilen, bir metnin yine başka bir metne gönderme yapmasından ibaret değildir. Zaten her şeyin metin olarak algılandığı bir bakış açısında bir dış gerçekliğe ya da hayale gönderme yapıldığı an, metinlerarasılığın sınırlarına girilmiş olur. Ucunda Ölüm Var da gerek folklorik bir geleneği izlek alması gerekse de bu geleneğin imkânlarının sunduğu hikâye çeşitliliğini içermesi bakımından bir tür metinlerarasılık romanıdır. Böylece bir gelenek başka bir bağlamda yeniden üretilerek alımlayıcıya folklor deneyimi yaşatır ve “folkloresk” adı verilen yapı, tüm özellikleriyle inşa edilmiş olur. Bu çalışmada, folkloresk bir ürünü oluşturan unsurların söz konusu romanda nasıl ve ne kadar göründüğü serimlenmeye çalışılmıştır.</p> 2025-06-20T00:00:00+03:00 Telif Hakkı (c) 2025 Elif Türker https://zemindergi.com/index.php/pub/article/view/149 Eski Anadolu Türkçesi Tıp Metinlerine Göre Baş Ağrısının Tedavisinde Kullanılan İlaçlar 2025-01-23T22:18:32+03:00 Başak Yağız basakadinyagiz@gmail.com Hacer Tokyürek htokyurek@hotmail.com <p>Tarih boyunca insanlar, bitkileri hem beslenme hem de sağlık amacıyla kullanmış; bu bağlamda tıbbi bitkiler, hastalıkların tedavisi ve korunmasında önemli bir yer tutmuştur. Tıbbi bitkiler, farmasötik amaçlarla kullanılan ve ilaç yapımında değerlendirilen bitkileri ifade eder. Bu bitkilerin ilaç yapımında kullanılan kısımları, bitkisel drog olarak adlandırılmaktadır. Droglar, bitkisel kökenli ilaçların ham maddesi olup geleneksel ve modern tıpta yaygın bir kullanım alanı bulmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), bitkisel ilaçları, hastalıklardan korunmak ya da hastalıkların tedavisinde kullanılmak üzere bitkisel drogları içeren bitmiş ve etiketlenmiş ürünler veya müstahzarlar olarak tanımlamaktadır. Tıbbi bitkiler, Sümerlerden Eski Mısır ve Çin medeniyetine, Yunan-Roma dünyasından İslam coğrafyasına kadar pek çok uygarlıkta çeşitli hastalıkların tedavisinde kullanılmıştır. Baş ağrısı da bu medeniyetlerde bitkilerle tedavi edilen yaygın hastalıklardan biri olmuştur. Örneğin, Edviye-i Müfrede adlı eser, baş ağrısının tedavisinde kullanılan çeşitli bitkilerden söz etmektedir. Eserde genel olarak baş ağrısını hafifletmek ve tedavi etmek amacıyla şu bitkiler kullanılmıştır: anīsūn, bābādya, benefşe, ġārīkūn, kişnīc, ḳoruḳ, marūl toḫmı, nīlūfer, oġlan aşı, ṣabr, ṣandal, ṭaṭranbū. Soğuktan kaynaklanan baş ağrılarında ise daha spesifik bitkisel çözümler tercih edilmiştir. Bu tür baş ağrıları için kullanılan bitkiler ve maddeler şunlardır: ḫıyārşenber, ḳaṭrān, ḳızıl gül, ḳunduz ṭaşaġı, mahmude. Bu çalışmada, eski tıp eserlerinde baş ağrısının nedenleri ve tedavisinde kullanılan bitkiler ele alınacaktır. İnceleme, bitkilerin tanımı, botanik özellikleri ve kökenleri gibi unsurları da kapsayacak şekilde detaylandırılacaktır.</p> 2025-06-20T00:00:00+03:00 Telif Hakkı (c) 2025 Başak Yağız, Hacer Tokyürek https://zemindergi.com/index.php/pub/article/view/178 Düzeltme 2025-06-05T18:51:19+03:00 Orhan Ençakar 74orhan@gmail.com <div class="page" title="Page 1"> <div class="layoutArea"> <div class="column"> <p><em>Zemin</em>’in 8. sayısında (Aralık 2024) yayımlanan Orhan Ençakar’a ait “Ulema için Kullanılan ‘Çelebî’ Unvanındaki Anlam Genişlemesi ve Hasan Kâfî Akhisârî’nin Konuya Dair Eleştirel Risalesi: Risâle fî Tahkîki Lafzı Çelebî” (<a href="https://doi.org/10.5281/zenodo.14184849">https://doi.org/10.5281/zenodo.14184849</a>) başlıklı araştırma notunda, yazıya konu olan risalenin 77 nüshasının kütüphane kayıtlarının yer aldığı tabloda (s. 206-208) 4 nüshanın kütüphane kayıtları yazar tarafından sehven yanlış yazılmıştır. <span style="font-size: 0.875rem; font-family: 'Noto Sans', 'Noto Kufi Arabic', -apple-system, BlinkMacSystemFont, 'Segoe UI', Roboto, Oxygen-Sans, Ubuntu, Cantarell, 'Helvetica Neue', sans-serif;">4 nüshanın doğru kütüphane kayıtları düzeltme notunda verilmiştir.</span></p> <p><span style="font-size: 0.875rem; font-family: 'Noto Sans', 'Noto Kufi Arabic', -apple-system, BlinkMacSystemFont, 'Segoe UI', Roboto, Oxygen-Sans, Ubuntu, Cantarell, 'Helvetica Neue', sans-serif;">Araştırma Notu URL: </span><a style="background-color: #ffffff; font-size: 0.875rem; font-family: 'Noto Sans', 'Noto Kufi Arabic', -apple-system, BlinkMacSystemFont, 'Segoe UI', Roboto, Oxygen-Sans, Ubuntu, Cantarell, 'Helvetica Neue', sans-serif;" href="https://zemindergi.com/index.php/pub/article/view/142">https://zemindergi.com/index.php/pub/article/view/142</a><span style="font-size: 0.875rem; font-family: 'Noto Sans', 'Noto Kufi Arabic', -apple-system, BlinkMacSystemFont, 'Segoe UI', Roboto, Oxygen-Sans, Ubuntu, Cantarell, 'Helvetica Neue', sans-serif;">.</span></p> </div> </div> </div> 2025-06-20T00:00:00+03:00 Telif Hakkı (c) 2025 Orhan Ençakar https://zemindergi.com/index.php/pub/article/view/179 Ali Kâmi Akyüz’ün Kalemiyle İsmail Safâ ve Ahmed Vefâ 2025-06-05T18:59:23+03:00 Abdullah Uçman abdullahucman@gmail.com <p><strong>Belge</strong>: Ali Kâmi Akyüz’ün Kalemiyle İsmail Safâ ve Ahmed Vefâ</p> 2025-06-20T00:00:00+03:00 Telif Hakkı (c) 2025 Abdullah Uçman